28 Mayıs 2017 Pazar

Büşra Özdinç

Büşra Özdinç şuan 22 yaşında genç bir kız. Kütahya’da yaşıyor  ve herkes gibi hayatına devam ediyor, okulunu okuyor. Yaşadığı her şeye rağmen umudunu taze tutmuş ve imkansızlıkları hayatından yok ediyor. Hayata küsmek yerine onunla baş etmeyi seçmiş. Umudu, neşesi, sevgisi onu hayata bağlıyor. Büşra’nın hikayesine birlikte bakalım.. Büşra 2 yaşında korumasız bir balkonda oyun oynarken ayağının kayması sonucu yaklaşık 2 metreden aşağı düşüyor. Ancak birkaç saat içerisinde doktora götürülebiliyor. Büşra beyin kanaması geçiriyor ve ameliyata alınıyor. Doktorlar felç geçirdiğini söylüyorlar. Bunu bir dizi ameliyat, tedaviler takip ediyor. Şuan sağ tarafını tamamen kullanamıyor sol tarafı işlevini yerine getiriyor. Fizik tedavisi hala devam ediyor. Asla umudunu yitirmedi ve hayata küsüp kendini insanlardan soyutlamak yerine her geçen zaman daha da sosyal bir insan oldu. Daha önce haftada bir gün özel eğitim okullarına devam etti şimdiyse iş eğitim merkez okuluna devam ediyor ve bu okul yatılı. Ailesinden ayrı hayatına devam edebiliyor. Geçen her gün daha iyi olacağını yaşadığı her kötü olayın, olumsuzluğun onu daha çok hayata bağladığını daha mücadeleci olduğunu söylüyor. İnanırsak başarmışız demektir.

15 Mayıs 2017 Pazartesi

Ayşenaz Özavcı (Gen mutasyonuna bağlı dirençli epilepsi)

Nasıl kara bir gündü o gün. Kucağımda 2 aylık Ayşenaz 5 hastane dolaşmıştık. Tedaviye başladığımız ilk hastanede Ayşenaz ilacın etkisiyle çok derin uyuyunca ve farklı nöbetler geçirmeye başlayınca paniklemiş ve bizi daha donanımlı bir hastaneye sevk etmek yerine taburcu etmişti doktor. Biz de taburcu olduktan sonra rahatlıkla başka bir hastane de tedavi alabileceğimizi düşünmüştük. Ama öyle olmadı. Çünkü Ayşenaz hastanede başlanan tedavi yüzünden çeşitli komplikasyonlar yaşayabilirdi. Kimse sorumluluk almak istemedi. İnsan canının derdine düştüğünde hakkının peşine düşmüyormuş bunu öğrendim. Tek derdimiz Ayşenaza doğru tedaviyi verebilecek bir hastane bulmaktı. Bir üniversite hastanesi bir devlet hastanesi üç özel hastane dolaştık o gün ve gittiğimiz üniversite hastanesinin ulaştığımız nöroloji doktoru anladı halimizden. Hem tanıyı açıkladı hem de hastaneye yatışımızı sağladı. Ve ondan öğrendim ilk uygulanan tedavideki ilacın yanlış tedavi olduğunu. Ayşenazın tanısıyla ilgili bir çok tez, makale okudum ondan sonra. ve bir çoğunda kullanılmayacaklar listesinde yazıyordu o ilaç. Bu da öğrendiklerim arasındaydı. Doktorluk mesleği ne kadar kutsal olursa olsun işini doğru yapan da vardı yapmayanda. O yüzden Ayşenazla yürüdüğümüz yolda doktorların önerileri, tedavilerini okuyup araştırmadan uygulamadım. BİR ANNE AĞLAMAMASI GEREKTİĞİNİ NE ZAMAN ÖĞRENİR? Üniversite hastanesinde Ayşenazı muayene ederken bir önceki hastanede yapılan tahlillerin hepsini tekrarlamak istediler ben ise kızıma tekrar o kadar iğnenin batmasını istemiyordum. Başladım ağlamaya. Odadan çıkarttılar doktorlar beni. O zaman anladım ağlarsam kızım güçsüz kalacaktı, ağlarsam kızım yalnız kalacaktı, ağlarsam kızım eksik kalacaktı. Beni o gün odadan çıkartan doktorlarımız 2 sene sonra yoğunbakımlık olduğumuz bir gün ilk müdahaleyi yaparken yanında kalmama izin vermişlerdi çünkü artık ağlamıyordum.

7 Mayıs 2017 Pazar

DURU'NUN DÜNYASI

Bugün size bir yaşam anlatmak yerine bir yaşamı anlamanız için ufak bir yol göstermek. Dilerseniz
https://www.youtube.com/channel/UCrcCLhgEawtI6FwdZp8sNow adresinden youtube hesabına ulaşıp bu güzel kızın kanalına abone olabilir ve yanında olabilirsiniz. :)